CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Savaşı değil barışı, bir ülkenin parçalanmasını değil toprak bütünlüğünü savunmak hepimizin menfaatinedir. Bir an evvel Esad’la gerekli temas sağlanmalı, Esad’ın ilan ettiği aftan yararlanan Türkiye’deki sığınmacılar bilgi sahibi yapılmalı, çatışma ortamı durdurulmalı, bu hususta gerekli milletlerarası temaslar sağlanmalıdır” dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, çeşitli temaslarda bulunmak üzere Kilis’e geldi. Birinci olarak CHP Vilayet Başkanlığı ve Kilis Belediyesi’ni ziyaret eden Özel, daha sonra üretimi tamamlanan emekli kıraathanesi açılışını yaptı. Özgür Özel, bu programının akabinde sivil toplum örgütü ve partililerin iştirakiyle düzenlenen ‘Halk Buluşması’na katıldı. Salonda toplanan kalabalığa konuşan Özel, Kilis’te Suriyeli sığınmacı nüfusunun fazlalığının dikkat alımlı olduğunu ifade etti. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın bir mühlet evvel Suriyeli sayısında önemli azalma olduğu ve 114 bin Suriyelinin ülkesine döndüğü açıklaması yaptığını hatırlatan Özel, Kilis’te ise durumun bu türlü olmadığını Suriyelilerin ülkelerine dönmediğini kaydetti.
‘TÜRKİYE KİMSENİN TOPRAĞINDA GÖZÜ OLMAYAN BİR ÜLKEDİR’
Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘komşunun iç işlerine karışma, komşunun toprak bütünlüğüne saygılı ol, komşudaki devlet dışı ögeleri değil, komşuyu yöneten hükümeti muhatap al’ dediğini tabir ederek hükümeti Suriye siyaseti konusunda eleştiren Özel, “Bu iktidar 2010’un başlarında ‘Efendim Emevi mescidine sarfiyat namaz kılarız’ o ne demek Suriye’yi işgal ederiz, ele geçiririz demek. ya da şunun doğusunda bununla gezeceğim, bunun batısında bununla gezeceğim. Suriye’nin toprak bütünlüğüne hürmet duymayan, iç savaşı kışkırtan, devlet dışı ögeleri hiç utanmadan sıkılmadan Kuva-yi Milliye’ye, Kilis’i Fransız’dan kurtaran Kuva-yi Ulusala ‘ye, İzmir’de Yunan’ın denize döken Kuva-yi Ulusala ‘ye oradaki Özgür Suriye Ordusu’nu benzetip, orada bir iç savaşı körükleyip, buraya milyonlarca Suriyelinin gelmesine bu anlayış sebep oldu. Artık de kendileri ağzında bir şeyler yuvarlıyorlar fakat toplumsal medyadan trolleri yazanları çizenleri yok ‘Fetih Hareketi’, yok ‘Türkiye toprak kazanıyor’ diyor. Türkiye komşusuyla güzel geçinmesi gereken, Atatürk’ün vasiyetidir, komşusunun toprak bütünlüğüne hürmeti olması gereken ve Türkiye bir karış toprağını vermeyen, kimsenin de toprağında gözü olmayan bir ülkedir. Bu türlü gördük, bu türlü savunmaya da devam edeceğiz. Mehmetçik yıllardır orada çeşitli harekatlarda vazife yapıyor. Şehitlerimiz oluyor, içimiz yanıyor. Mehmetçik’in sonuna kadar ardındayız. Ne muhtaçlığı varsa görülsün. Vakit zaman çok sıkıntı durumlarda kalıyorlar, lojistik kahırları oluyor, sonuna kadar ardındayız. Fakat savaşı değil, barışı, bir ülkenin parçalanmasını değil, o ülkenin toprak bütünlüğünü savunmak hepimizin menfaatinedir. Bir an evvel Esad ile gerekli temaslar sağlanmalı. Esad’ın ilan ettiği genel aftan Türkiye’dekiler genel aftan esasen yararlanıyor. Onlar bilgi sahibi yapılmalı. Çatışma ortamı durdurulmalı. Bu mevzuda gerekli milletlerarası temaslar sağlanmalı. Ailelerin öncüleri gidip, kendi kentlerinin artık dönebilecekleri halde olduklarını görmeli ve süratle orası abat edilip, orada iş, AŞ olup bu beşerler da memleketlerine dönmelidir. Biz hem Türkiye’de hem de dünyada barışı savunuyoruz. Zira Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün oturduğu koltuğa, onun emanetine sahip çıkıyoruz; yurtta barış, cihanda barış diyoruz” sözlerini kullandı.
‘HER EMEKLİNİN 5,5 ÇEYREK ALTIN KAYBI VAR’
Özgür Özel, 2002 yılında AK Parti iktidara geldiğinde en düşük emekli maaşıyla 8 çeyrek altın alındığını, bugün ise en düşük emekli maaşı ile 2,5 çeyrek altın alınabildiğine lisana getirerek, “Her emeklinin her ay 5,5 çeyrek altın kaybı var. Bu inanılmaz bir sayı. Bu iktidar her bölüme çok ziyan verdi, en çok da emekliye verdi. Minimum fiyatlı 17 bin 2 TL maaş alıyor. Her emeklinin en az taban fiyat alması lazım, taban fiyatın de 30 bin olması lazım. Minimum fiyatlı de 2002 yılında maaşıyla 7 çeyrek altın alıyordu, bugün ise minimum fiyatlı 3 çeyrek altın alabiliyor. Her taban ücretlinin 4 çeyrek altın kaybı var. Biz bunu nerede kaybettik. 3 Kasım 2002’te kurulan sandıkta kaybetmiştik. Bir şey kaybedilen yerde aranır. Kurulacak birinci seçim sandığına gideceğiz neyi kaybettiysek orada bulacağız” diye konuştu.
Hasan KIRMIZITAŞ- Reşit ÇELEBİOĞLU/ KİLİS,
News
