CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, “Suriye ihtilafını diyalog yoluyla çözme çağrılarımız eski rejim tarafından küstahça reddedilmiş, ülkemizin uzattığı elin bedeli bilinmemiş, manası anlaşılmamıştır. Esed, ardında 1 milyona yakın insanın katledildiği, 12 milyon insanın göç etmek zorunda kaldığı, birçok kenti enkaza dönmüş bir Suriye bırakarak kaçmıştır. ‘Zulüm ile abad olunamayacağı’ hakikati, Suriye’de bir sefer daha tecelli etmiştir” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki Kabine Toplantısı’nın akabinde açıklamalarda bulundu. Erdoğan, Isparta’da meydana gelen helikopter kazasına ait, “Bu sabah Isparta Keçiborlu’da eğitim uçuşu esnasında kaza kırıma uğrayan askeri helikopterde şehit olan 6 kahramana Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Şehitlerimizin ailelerine, sevenlerine, silah arkadaşlarına ve Türk Silahlı Kuvvetlerimize başsağlığı diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun” dedi.

‘TÜRKİYE’Yİ HER ALANDA YÜCELTMENİN GAYRETİNDEYİZ’

Erdoğan, ‘Türkiye Yüzyılı’nı, içeride ve dışarıda attıkları adımlarla günbegün gerçeğe dönüştürdüklerini belirterek, “Üstat Necip Fazıl’ın, kabinemizin misyonunu da belirleyen şu kıymetli kelamlarını kendimize rehber kıldık. ‘Devler üzere eserler bırakmak için, karıncalar üzere çalışmak lazım.’ Biz de, hem bugün halkımızın hem de yarın Ruz-i Mahşer’de hakkın huzuruna vazifesini layıkıyla yerine getirmiş, geride hayır dualarla anılan eserler bırakmış olarak çıkmanın kaygısındayız; bunun peşindeyiz. İnsanımızın şöyle içinden gelerek söylediği bir ‘Allah ondan razı olsun’ cümlesi, bizim için en büyük payedir, onurdur, gurur ve memnunluk kaynağıdır. Bugüne kadar ‘Halka hizmet hakka hizmettir’ düsturuyla ülkemize ve milletimize aşkla hizmet ettik. Artık de diplomatik temaslarla, düzgün hesaplanmış stratejik ataklarla, açılışını yaptığımız proje, yatırım, hizmet ve yapıtlarla Türkiye’yi her alanda yüceltmenin gayretindeyiz” diye konuştu.

‘UMUDU BÜYÜTMEYE DEVAM EDECEĞİZ’

Türkiye’nin, ayağına ve iradesine vurulan zincirleri tek tek parçaladığını söyleyen Erdoğan, “Türkiye; öz inançlı, kararlı ve sabırlı bir formda gayelerini gerçekleştirmektedir. Türkiye; güçlü demokrasisiyle, büyüyen iktisadıyla, esaslı kurumlarıyla, dünya sıkıntılarının seyrini değiştiren barışçı ve faal siyasetleriyle tarihe istikamet vermekte, hem kendi tarihini ve hem de insanlık tarihini yine yazmaktadır. Allah’a binlerce defa hamdolsun ki; bugün dünden daha güçlüyüz. Bugün dünden daha özgürüz. Bugün dünden daha itibarlıyız. Bugün dünden daha öz inançlıyız. İnşallah yarın her alanda çok daha güzel yerlerde olacağız. Milletimizi sığ sulara hapsetmek isteyen vizyonsuzlara inat; umuda tutunmaya, umudu büyütmeye devam edeceğiz. Siyasi hayatımızın hiçbir devrinde milletimize hayal kırıklığı yaşatmadık. Bundan sonra da aziz milletimize mahcup olmayacak, milletimizi sükutu hayale bi-iznillah uğratmayacağız. Son 22 yıldır olduğu üzere Türkiye’yi muvaffakiyetten muvaffakiyete koşturacak; Türkiye’ye yeni rekorları, yeni sevinçleri, yeni heyecanları yaşatacağız” sözlerini kullandı.

‘ALLAH’IN MÜSAADESİYLE BU MİLLET, HER MAHZURU AŞACAK’

85 milyon olarak, muazzam ve mükemmel bir aile olduklarını vurgulayan Erdoğan, “Hepimiz daha memnun, daha müreffeh, daha kudretli bir Türkiye hayal ediyoruz. Gerçekleştirdiğimiz her amacı, daha büyük maksatların mihenk taşı, başlangıç noktası olarak görüyoruz. Tamamladığımız, hizmete verdiğimiz, kentlerimize kazandırdığımız her eser; yeni hizmetler, yeni projeler için azmimizi kamçılıyor; heyecanımızı artırıyor. Kalbimizdeki vatan ve millet aşkı, gökte bir şimal yıldız üzere parlıyor; ‘Yeniden Büyük ve Güçlü Türkiye’ davamızda yolumuzu aydınlatıyor. Allah’ın müsaadesiyle bu millet, her mahzuru aşacak, her saldırıyı savuşturacak güce ve iradeye ziyadesiyle sahiptir. Kardeşliğimize sıkıca sarıldığımız, istikrar ve itimat ortamını koruduğumuz, iç cephemizi tıpkı aşılmaz bir kale üzere sağlam tuttuğumuz surece, çok daha hoş günler göreceğimizden asla kuşku duymuyoruz. Ülkemizin istikrarlı yürüyüşünü rayından çıkarmak, ilerleyişini kesmek yahut yavaşlatmak isteyenlere de millet olarak fırsat vermeyeceğimize inanıyorum” dedi.

‘YUVAMIZI HAK SAHİBİ KARDEŞLERİMİZE TESLİM ETMENİN SEVİNCİNİ YAŞADIK’

Erdoğan, son kabine toplantısından bu yana, iç siyasette ve dış siyasette ağır bir gündemle çalışmalarını sürdürdüklerini kaydederek, “Diyanet İşleri Başkanlığımızın her 5 yılda bir düzenlediği Din Şuralarının 7’ncisinde hocalarımızla ve kanaat önderlerimizle bir ortaya geldik. ‘Dijitalleşen Dünyada Diyanet Hizmetleri’ başlığıyla gerçekleştirilen Şura’nın global kültürün teşvik ettiği ‘yapay din’ tehdidiyle çabada bir uyanışa vesile olmasını ümit ediyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri ile Yaşayan İnsan Hazineleri Mükafatlarını takdim ettiğimiz üstat ve ustalarımızı bu vesileyle tekrar tebrik ediyorum. 28 Kasım’da Umman’dan ülkemize devlet başkanı seviyesinde ilk resmi ziyareti gerçekleştiren Umman Sultanı Heysem Bin Tarık’ı Türkiye’de konuk etmenin bahtiyarlığını yaşadık. Bu tarihi ziyareti; dış alakalar, iktisat, sanayi, yatırım, sıhhat, kültür, tarım ve hayvancılık üzere alanlarda imzaladığımız 10 mutabakatla taçlandırdık. Umman’ın krizlerin tahlilinde üstlendiği yapan rolü takdir ediyor; inşallah bundan sonra Ummanlı kardeşlerimizle daha yakın çalışmayı umuyoruz. Tıpkı vakitte Filistin Halkıyla Dayanışma Günü olan 29 Kasım’da artık kendi alanında bir marka haline gelen TRT World Forumun 8’incisine iştirak ettik. ‘Küresel Ticaret Burada’ temasıyla tertiplenen 20’nci MÜSİAD EXPO Fuarı ise 88 ülkeden iş adamlarını, tüccarları, girişimcileri ülkemizde bir ortaya getirdi. 1990 yılından bu yana Türkiye’nin iktisatta, ticarette ve demokraside şaha kalkması için emek veren MÜSİAD topluluğunu bir sefer daha kutluyorum. 30 Kasım Cumartesi günü Kahramanmaraş’taydık. Maraş’ta hem partimizin vilayet kongresini yaptık, hem de sarsıntı konutlarının kura ve anahtar teslim merasimini icra ettik. Merasim alanından canlı temasla; Hatay’ımızda 5 bin 900, Malatya’mızda 2 bin 313, Adıyaman’ımızda 6 bin 912, Gaziantep’imizde 257, Diyarbakır’ımızda 674, Adana’mızda 668, Şanlıurfa’mızda 2 bin 929, Elazığ’ımızda bin 407, Kahramanmaraş’ımızda 3 bin 499 olmak üzere toplamda 24 bin 559 yuvamızı daha hak sahibi kardeşlerimize teslim etmenin sevincini yaşadık. 2024 sonuna kadar 39 bin 136’sı Maraş’ta olmak üzere; 11 vilayetimizde toplam 201 bin 688 bağımsız kısmı afetzede kardeşlerimize teslim edeceğiz” diye konuştu.

‘SON DEPREMZEDE YUVASINA KAVUŞANA KADAR BİZE DURMAK YOK’

Bir depremzedenin elinden tutmak yerine kimi vakit hakaret ederek, kimi vakit afaki kelamlar vererek bu sürece köstek olanları tarihin affetmeyeceğini vurgulayan Erdoğan, “‘Erdoğan, bu enkazın altında kalır’ diyerek tüm umudunu milletin sorunlarının çoğalmasına bağlayan kifayetsizleri, hayal kırıklığına uğratmaya devam ediyoruz. Son depremzede hak sahibi kardeşimiz de inançlı yuvasına kavuşana kadar bize durmak, dinlenmek, soluklanmak yok. İnşallah devlet-millet birlikteliğiyle yaralarımızı saracak, zelzele bölgemizi eskisinden daha sağlam bir biçimde ayağa kaldıracağız” dedi.

‘ENGELLİLERİMİZİN YANINDA OLDUK, BİREBİR ANLAYIŞLA YOLUMUZA DEVAM EDECEĞİZ’

2 Aralık Pazartesi günü Karadağ Cumhurbaşkanı Yakov Milatoviç’i Türkiye’de ağırladıklarını hatırlatan Erdoğan, “Aynı gün partimiz tarafından düzenlenen ‘Engelsiz Türkiye Programı’nda mahzur tanımayan kardeşlerimizle bir ortaya geldik. Hükümetlerimizin, engelli vatandaşlarımızın hayata iştiraki noktasında gösterdiği samimi gayretler, herkesin malumudur. Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı dahil kamudan özel dala, spordan çeşitli toplumsal haklara kadar geniş bir yelpazede engellilerimizin yanında olduk. İnşallah bundan sonra da birebir anlayışla yolumuza devam edeceğiz. 3 Aralık tarihinde Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğümüzce üretimi tamamlanan 564 tesis, proje ve hizmeti resmen devreye aldık. Toplam yatırım bedeli 98 milyar lira olan bu tesislerin, ülkemize ve milletimize tekrar güzel olmasını diliyorum. Bu sene Japonya’yla diplomatik bağlantılarımızın tesisinin 100’üncü yıl dönümünü kutluyoruz. Bu manalı yıl dönümü münasebetiyle Japonya Veliaht Prensi Fumihito Akişino ve refikasını ülkemizde konuk ettik. 6 Şubat zelzele felaketinin akabinde Japon hükümeti ve halkının milletimizle sergilediği dayanışmayı her vakit şükranla yad ediyoruz. 7 Aralık Cumartesi günü Gaziantepli kardeşlerimizin konuğuyduk. Ulusal Gayretimizin meşale kentlerinden olan Antep, bugün de üretim ve ticaret başta olmak üzere pek çok alanda adeta destan yazıyor. Gaziantep halkının, Suriyeli mazlumlara sahip çıkması zati her türlü takdirin üzerindedir. Gaziantep’te birinci evvel 5 bin 113 konutun anahtar ve tapu teslim merasimini yaptık. Akabinde partimizin 8’inci Olağan Vilayet Kongresini, her zamanki üzere tekrar büyük bir coşkuyla gerçekleştirdik. Türkiye’nin ikinci büyük kütüphanesi olan Şahinbey Millet Kütüphanesini açarak, gençlerimizle hasbihal ettik” diye konuştu.

‘YENİ BURS ÖLÇÜLERİ İYİ OLSUN’

Erdoğan, Gaziantep’te 2024-2025 Akademik Yılında üniversite öğrencilerine verilen burs ve kredi meblağında yüzde 50 oranında artışa gittiklerinin muştusunu paylaştıklarını söyleyen Erdoğan, “Buna nazaran; ön lisans ve lisans için 2 bin lira olan sayısı 3 bin liraya, yüksek lisansta 4 bin lira olan ölçüsü 6 bin liraya, doktora öğrencilerimiz için 6 bin lira olan meblağı 9 bin liraya çıkardık. Yeni burs ölçülerinin üniversite öğrencilerimize ve ailelerine güzel olmasını temenni ediyorum” sözlerini kullandı.

‘TEL RIFAT VE MÜMBİÇ’İN TERÖRİSTLERDEN ARINDIRILMASINI MEMNUNİYETLE KARŞILIYORUZ’

Bölgenin; lakin ‘dönüm noktası’ tabiriyle tanım ve analiz edilecek evsafta kritik gelişmelere sahne olduğunu belirten Erdoğan, şunları söyledi:

“Komşumuz Suriye’de 13 yıldır devam eden iç savaş, dün prestijiyle artık yeni bir boyut kazandı. Halep, Hama, Humus ve son olarak Şam, Suriye’nin asıl sahiplerinin denetimine geçerken; 61 yıldır kanla, zulümle, baskıyla ve zorbalıkla ayakta kalan Baas diktatörlüğü de büsbütün çöktü. Verilen kelamlara karşın yıllardır bölücü örgütün işgali altında bulunan Tel Rıfat ve Mümbiç’in teröristlerden arındırılmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Alışılmış eski Rejimin, çekilirken dahi kimi kentleri bölücü terör örgütünün Suriye uzantısına bırakması, ortalarındaki kirli ittifakı bir sefer daha teyit etmiştir. Ülkemizdeki ana muhalefetin son ana kadar umudunu kesmediği Esed Rejimi, bu süreç boyunca ‘Türkiye karşıtı’ tavrını bir an olsun terk etmemiştir. Suriye ihtilafını diyalog yoluyla çözme çağrılarımız eski Rejim tarafından küstahça reddedilmiş, ülkemizin uzattığı elin pahası bilinmemiş, manası anlaşılmamıştır. Esed, ardında 1 milyona yakın insanın katledildiği, 12 milyon insanın göç etmek zorunda kaldığı, birçok kenti enkaza dönmüş bir Suriye bırakarak kaçmıştır. ‘Zulüm ile abad olunamayacağı’ hakikati, Suriye’de bir defa daha tecelli etmiştir.”

‘SURİYE’YLE İLGİLİ HASSASİYETİMİZ HİÇBİR VAKİT MENFAAT EKSENLİ OLMADI’

Türkiye’nin, Suriye ihtilafının başından beri komşuluk hukukunun ve büyük devlet olmanın icaplarını harfiyen yerine getirdiğini söz eden Erdoğan, “Daima barıştan, özgürlükten, diyalogdan, adaletten, Suriye’nin bir an evvel huzura kavuşmasından yana olduk. ‘Devrik Rejimin’ hasmane tavrına karşın, her koşul altında Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve üniter yapısının korunmasını savunduk. Elbette haksızlığa, hukuksuzluğa, baskıya, zulme karşı sesimizi yükseltmekten, reaksiyonumuzu ortaya koymaktan hiçbir vakit çekinmedik. Lakin bunu açık bir düşmanlığa, kör bir hasımlığa de asla dönüştürmedik. Suriye’deki hadiselerin 13 yıllık serencamını bilen herkes, Türkiye’nin adil bir barış için verdiği hasbi uğraşın en yakın şahididir. Şunu da en başından beri tekrar tekrar söz ediyoruz; Suriye’yle ilgili hassasiyetimiz hiçbir vakit menfaat eksenli olmadı. Biz bu hususa daima vicdan penceresinden baktık; daima merhamet nazarından yaklaştık; insani mülahazalarla hareket ettik. Bugün de birebir yerde sapasağlam duruyoruz. Tekrar söylüyorum; Suriye halkı bizim kardeşimizdir, tüm kısımlarıyla, tüm inanç kümeleriyle can dostumuzdur. Bir uçtan öbür uca Suriye’yi karış karış süsleyen türbeler, köprüler, çeşmeler, hanlar, mescitler bizim ezelden ebede uzanan kardeşliğimizin nişaneleridir. Evet, hudutlar ülkeleri fiziken birbirinden ayırabilir; ancak kalplere hangi güç hudut çizebilir? Asırlardır birlikte yaşadığımız, 910 kilometrelik hududu paylaştığımız komşularımıza, sırtımızı dönmemizi bizden kim bekleyebilir? Kalbimizin bir yarısı Antep’se, Hatay’sa, Şanlıurfa’ysa; öteki yarısı Afrin’dir, Halep’tir, Hama’dır, Humus’tur, Şam’dır” diye konuştu.

‘SURİYELİ MUHACİRLERE, 13 YIL BOYUNCA ENSAR’LIK YAPTIK’

Tarihin ve coğrafyanın kendilerine hatırlattığı bu gerçekleri, son 13 yıldır ülke ve millet olarak şahsen yaşadıklarını, bilfiil deneyim ettiklerini söyleyen Erdoğan, “Komşumuzun konutunda yangın çıktığında, birinci koştuğu yer biz olduk. Devrik Rejimin ve terör örgütlerinin hücumlarından kaçan Suriyeli kardeşlerimiz, canlarını kurtarmak için birinci evvel bizim kapımızı çaldı, bize sığındı. Az değil, 4,5 milyon Suriyeli bizim konutumuzda konuk oldu. Bir devir nüfusu 3 milyon 700 bine ulaşan, lakin artık sayıları 2,9 milyona düşen Suriyeli muhacirlere, 13 yıl boyunca biz Ensar’lık yaptık. Bunu da, açık söylüyorum, yüksünerek, şikayet ederek değil, inancımızın ve komşuluk hukukumuzun gereği olarak memnuniyetle yerine getirdik. Yüzyıllardır ‘mazlumların aman bulduğu’ bu ülke, Allah’a hamdolsun, Suriyeli mazlumlara da inançlı, korunaklı, müşfik bir liman oldu. Bu emsalsiz misafirperverlik, insanlık tarihine altın harflerle yazılacaktır” sözlerinin kullandı.

Erdoğan, Türkiye’nin güç bir devirde, sıkıntı bir imtihanı alnının akıyla vermeyi başardığını belirterek, “Türk Milleti, kara günlerinde Suriyeli mazlumlara kucak açmasının izzetini, bir gurur payesi olarak ebediyen taşıyacaktır. Bugün bir defa daha, muhalefetin kışkırtmalarına aldırmadan mazluma kol kanat geren necip milletimin her bir ferdine teşekkür ediyorum. Cumhur İttifakı’ndaki ortaklarımıza, bu süreçte sergiledikleri merhametli duruş için birebir formda şükranlarımı sunuyorum. Ancak, oy hesabıyla nefret telaffuzlarına baş vuran ırkçı lümpenleri, vatanını kaybetmiş yetim ve öksüzlere kin kusan vicdan fukaralarını, yalnızca mecliste 3-5 koltuk kapabilmek uğruna, faşizmin en pespaye biçimine haftalarca sessiz kalanları ise evvel Allah’a; sonra haklarına girdikleri Suriyeli mazlumlara ve elbette maşeri vicdana havale ediyorum. Suriye’de zalim Esed rejimiyle bir arada, ülkemizde mülteci düşmanlığını körükleyen necis zihniyet de kaybetmiştir” dedi.

‘HADİSELERİ ‘ANKARA MERKEZLİ’ OKUMAYI DENESİNLER’

Erdoğan, Suriye’yi tesiri altına alan kuvvetli değişim rüzgarının, başta muhacirler olmak üzere tüm Suriye halkı için iyi sonuçlara vesile olacağına inandığını belirterek, “Suriye istikrara kavuştukça, inşallah istekli, inançlı, onurlu ve nizamlı geri dönüşler de artacaktır. Suriyeli kardeşlerimizin 13 yıldır süren vatan hasreti, inancım ve duam odur ki, artık yavaş yavaş son bulacaktır. Bunun şimdiden emarelerini görmeye başladık. Yığılmaları önlemek ve trafiği kolaylaştırmak hedefiyle Yayladağı Hudud Kapısını da bugün prestijiyle geçişlere açıyoruz. Muhacirlerin istekli geri dönüş sürecini de tekrar tarihimize, kültürümüze ve 13 yıllık müstesna konut sahipliğimize yaraşır halde yöneteceğiz. Hiç kimsenin bu insani sürece leke bulaştırmasına müsaade etmeyeceğiz. Suriye kriziyle ilgili siyaseti dün prestijiyle iflas eden ana muhalefet, kendilerini hesaba çekmek, kusurlarıyla yüzleşmek yerine, çok yakışıksız ırkçı bir lisanla Suriyeli mazlumlar üzerinden yeni istismar alanları oluşturmaya çalışıyor. Ana muhalefetin eski ve yeni idaresine, Devrik Şam Rejiminin yasını tutmaktan hızla vazgeçip, Suriye halkının sevincine ortak olmalarını tavsiye ediyorum. Kendilerini hapsettikleri cam fanustan çıksınlar; dünyada ve bölgede olanlara kulak kabartsınlar; bir sefer olsun hadiseleri ‘Ankara merkezli’ okumayı denesinler. Yoksa partilerini trajikomik duruma düşürmeye devam ederler” sözlerini kullandı.

‘SURİYE’NİN GELECEĞİNE DE KARAR VERECEK OLAN SURİYE HALKIDIR’

Dün prestijiyle artık Suriye’de bir devir kapandığını, yeni bir devir başladığını vurgulayan Erdoğan, “Türkiye, binlerce yıllık deneyimle billurlaşan devlet aklıyla hadiseleri okumakta; Suriye’deki duruma çok geniş bir perspektiften bakmaktadır. Şunu bir defa daha söz etmek isteğindeyim; Türkiye’nin diğer bir ülkenin toprağında ve egemenliğinde gözü yoktur. Hudut ötesi harekatlarımızın yegane maksadı vatanımızı ve vatandaşlarımızı terör taarruzlarından korumaktır. Ne PKK ve Suriye’deki uzantıları, ne de DEAŞ; ülkemizin muhatabı değildir, aksine muarızıdır. Suriye’nin toprak bütünlüğünün kesinlikle lakin kesinlikle korunması gerekiyor. Suriye; tüm etnik, dini, mezhebi kimlikleriyle Suriyelilerindir. Suriye’nin bugününe de, geleceğine de karar verecek olan Suriye halkıdır. Komşuları ve kardeşleri olarak bize düşen; Suriye halkının ülkelerini yine toparlama, tekrar ayağa kaldırma, yine mamur etme uğraşlarına güçlü bir biçimde takviye olmaktır. Tekrar söylüyorum; Arap, Türkmen, Kürt, Sünni, Alevi, Nusayri, Hristiyan fark etmeksizin Suriyelilerin tamamının sulh içinde yaşadığı bir Suriye, Türkiye’nin en büyük hasreti, hayali ve hedefidir” dedi.

‘ÇAKAL NE KADAR HİLE BİLİRSE, KURT DA O KADAR YOL BİLİR’

İstikrara kavuşmuş bir Suriye’nin, hem kendi vatandaşları hem de bölgedeki başka ülkeler için inanç kaynağı olacağını kaydeden Erdoğan, “Komşu ülkelerin güvenliği yeniden Suriye’nin itimat içinde, istikrar içinde olmasından geçiyor. Öte yandan bölücü örgütün Suriye uzantısının, kargaşayı fırsata çevirmeye dönük çok heveskar tavrını da dikkatle takip ediyoruz. Kendi akıllarınca faklı hesap yapanlara şunu hatırlatmak zorundayım; çakal ne kadar hile bilirse, kurt da o kadar yol bilir. Türkiye, hudutlarının ötesinde yeni terör çıbanbaşlarının ortaya çıkmasına göz yummayacaktır. 13 yıldır her türlü zulme maruz kalan Suriyeli kardeşlerimize yeni acılar, yeni külfetler, yeni dramlar yaşatmaya kimsenin hakkı yoktur” dedi.

‘KANINIZLA, CANINIZLA, DİŞİNİZ, TIRNAĞINIZLA DESTAN YAZDINIZ’

Erdoğan, konuşmasının devamında, “Buradan, kardeş Suriye halkına da seslenmek istiyorum; Türkiye ve Türk milleti, dün olduğu üzere bugün de, yarın da yanınızdadır. Siz, tüm imkansızlıklara karşın kanınızla, canınızla, dişiniz, tırnağınızla destan yazdınız. Zulme ve zalime asla boyun eğmediniz. Yeise kapılmadınız. Birinci günden itibaren daima ‘Allah büyüktür’ dediniz; ‘o Rahman ve Rahim olandır’ dediniz; ‘O alemlerin Rab’bidir’ dediniz; yalnız ona güvendiniz, yalnız ondan yardım dilediniz. Düştünüz yerden çok daha güçlü bir formda tekrar ayağa kalktınız. Böylelikle kuşaktan nesile gururla aktarılacak süper bir kahramanlık öyküsüne imza attınız. Men sabera, zafera. ‘Yenilgi mağlubiyet büyüyen’ bu ulu zaferin asıl sahibi sizlersiniz. Sizleri, ülkem ve milletim ismine hürmetle selamlıyorum. Zaferiniz iyi mübarek olsun diyorum. Hürriyet ve adalet gayretinizde sizi nasıl yalnız bırakmadıysak, inşallah kalkınma uğraşınızda de tüm imkanlarımızla sizi destekleyeceğiz. Gönül gönüle verecek, zorlukların, sorunların üstesinden birlikte geleceğiz. Suriye’nin kalıcı barışa, istikrara ve güvenliğe kavuşması için elimizden gelen her şeyi yapmaya hazır olduğumuzu bilmenizi isterim. Hama katliamından beri Suriye’nin özgürlüğü yolunda can veren şehitleri bugün bir kere daha rahmetle yad ediyorum. Suriye’nin esaretten kurtulan kentlerinde sevinç gözyaşları döken, dua eden, şükür secdesine kapanan; yıllar sonra konutlarına, yuvalarına, ailelerine, sevdiklerine kavuşmanın memnunluğunu yaşayan tüm kardeşlerime selam ediyorum” diye konuştu.

‘SAĞLIKLI TÜRKİYE YÜZYILI PROGRAMI’NI HAYATA GEÇİRİYORUZ’

Bugünkü kabine toplantısında Suriye’deki yeni gelişmelerin yanı sıra güçten eğitime ve sıhhate çeşitli bahisleri da ele aldıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eğitimin alt yapısına 22 yıldır yaptığımız devasa yatırımların, eğitimin kalitesine de olumlu yansıdığını görüyoruz. Milletlerarası İzleme Araştırmalarında matematik ve fen bilimlerinde 4’üncü ve 8’inci sınıf öğrencilerinde ülkemizin grafiği daima yükseliyor. 2023 yılının oranları bunu bir defa daha ortaya koymuştur. Yeni eğitim modelimiz sayesinde bu güzelleşme inşallah hızlanacaktır. Koronavirüs periyodunda güçlü sıhhat altyapımızın ehemmiyetini deneyim etmiştik. Artık bu alanda yeni bir adım daha atıyoruz. Koruyan, geliştiren ve üreten sıhhat modeli ile ‘Sağlıklı Türkiye Yüzyılı Programı’nı hayata geçiriyoruz. Üçlü Sarmal Modelimiz ile Türkiye Sıhhat Enstitüleri Başkanlığı’mız TÜSEB öncülüğünde, üniversitelerimizi ve özel kesimimizi buluşturuyoruz. Kritik ilaç, aşı, kit ve tıbbi aygıt eserlerimizi belirledik. Üreten Sıhhat Modelimiz, ülkemizin ekonomik büyümesine ve kalkınmasına katkı sunacak, marka ve katma paha oluşturacak bir süreci geliştirecektir. Yeni modelimizin şimdiden güzel uğurlu olmasını diliyorum” dedi.

‘MUHALEFETİ SGK’YA OLAN BİRİKMİŞ BORÇLARINI ÖDEMEYE DAVET EDİYORUM’

Yarından itibaren minimum fiyat tespit kurulunun görüşmelere başlayacağını da söyleyen Erdoğan, “Hem çalışanlarımızın beklentilerini gözetecek, hem de ülkemiz iktisadına taşınması ağır bir yük getirmeyecek bir anlayışla sürecin yürütüleceğini ümit ediyorum. ‘Açık artırma’ tarzıyla minimum fiyat açıklayan muhalefeti de, ülke ve millet hayrına bir iş yapacaklarsa, SGK’ya olan birikmiş borçlarını ödemeye davet ediyorum” dedi.

‘SENSÖRLÜ CİLT ALTI GLİKOZ İZLEM AYGITLARINI GERİ ÖDEME KAPSAMINA ALIYORUZ’

Erdoğan, bir öbür hoş haberinin; Tip-1 Diyabet hastalığıyla gayrette eden evlatların ve ailelerine yönelik olduğunu kaydederek, “Daha evvel bilindiği üzere diyabet hastalarımızın glikoz takibi için gerekli aygıtlar geri ödeme kapsamındaydı. Buna ek olarak artık 18 yaş altındaki Tip-1 Diyabet hastası evlatlarımız için sensörlü cilt altı glikoz izlem aygıtlarını, Toplumsal Güvenlik Kurumumuz tarafından geri ödeme kapsamına alıyoruz. Acil şifa dileklerimle, evlatlarımıza ve ailelerine güzel olsun diyorum” sözlerini kullandı.

Haber: Taha AYHAN/ANKARA,